Hukuk Uyuşmazlıklarında Alternatif Çözüm Yolu: Arabuluculuk

Arabuluculuk
Arabuluculuk

Photo credit: Pinterest

Arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlıkları çözmek amacıyla başvurulan, gönüllülük esasına dayalı bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur. Bu süreçte, bağımsız ve tarafsız bir üçüncü kişi olan arabulucu; taraflar arasında iletişimi kolaylaştırır, sorunları belirler ve karşılıklı anlaşmayı teşvik eder. Arabuluculuk, mahkeme sürecine göre daha hızlı, maliyet açısından daha az külfetli ve tarafların ilişkilerini koruyucu bir yöntem olarak öne çıkmaktadır.

Arabuluculuk, tarafların üzerinden serbestçe tasarrufta bulunabileceği özel hukuk uyuşmazlıklarında uygulanabilir. Özellikle iş, ticaret, tüketici başta olmak üzere kira ilişkisinden kaynaklı uyuşmazlıklar ile ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Tarafların mahkemeye gitmeden önce çözüm aramaları, yargı yükünü hafiflettiği gibi taraflara esnek bir çözüm yolu sunar. Zira sürecin kontrolü esasen taraflardadır. Ayrıca, taraflar arasındaki gizlilik ilkesinin korunması, mahremiyetin korunması açısından da büyük önem arz etmekte ve sürecin daha etkin bir şekilde ilerlemesini sağlamaktadır.

Arabuluculuk sürecinde, taraflar arabulucuya başvurduktan sonra, her iki tarafın da rızasıyla çözüm önerileri sunulur. Eğer taraflar anlaşmaya varırsa, bu anlaşma mahkemeye sunulabilir ve hukuki bağlayıcılık kazanır. Arabuluculuk, uyuşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözülmesini sağlarken, tarafların süreci kontrol altında tutmalarına olanak tanır.

Dava Şartı Arabuluculuk

Dava şartı arabuluculuk, belirli hukuki uyuşmazlıkların mahkemeye taşınmadan önce arabuluculuk yoluyla çözülmesini zorunlu kılan bir uygulamadır. Türkiye’de 1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenleme, özellikle iş hukuku, ticaret hukuku ve tüketici hukuku gibi alanlarda mahkemelerin yükünü hafifletmek, uyuşmazlıkların daha hızlı ve etkili bir şekilde çözülmesini sağlamak amacıyla hayata geçirilmiştir.

Dava şartı arabuluculuk, tarafların belirli uyuşmazlıklar için önce arabuluculuk sürecini denemelerini zorunlu kılar. Eğer taraflar bu süreç sonunda anlaşmaya varamazlarsa, dava açma hakkına sahip olurlar. Ancak, bu süreç tamamlanmadan doğrudan mahkemeye başvuran tarafların davaları, arabuluculuk süreci tamamlanana kadar reddedilir.

Dava şartı arabuluculuk, Türkiye’de ilk olarak iş hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda zorunlu hale getirilmiştir. İşçi ve işveren arasındaki kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti gibi taleplerle ilgili uyuşmazlıkların çözümü için arabuluculuk şartı getirilmiştir. Daha sonra, 2019 yılında yürürlüğe giren düzenlemelerle birlikte, ticari uyuşmazlıklar ve tüketici uyuşmazlıkları da dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmıştır. 2023 yılında yürürlüğe giren yeni düzenlemelerle ise kiralanan taşınmazların 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar ile komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar da dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmıştır.

Dava şartı arabuluculuk süreci, taraflardan birinin arabulucuya başvurmasıyla başlar. Başvuru üzerine, taraflar arasında anlaşma sağlanması amacıyla arabulucu tarafından toplantılar düzenlenir. Arabulucu, tarafların birbirlerini anlamalarına yardımcı olur ve karşılıklı menfaatler doğrultusunda bir çözüm bulmalarını teşvik eder. Bu süreç genellikle kısa sürede sonuçlanır.

İş ve tüketici hukukundan kaynaklı uyuşmazlıklara ilişkin süreç 3 hafta içerisinde sonuçlandırılmalıdır. Gerek duyulması halinde bu süre 1 hafta uzatılabilir.

Ticaret hukukundan kaynaklı uyuşmazlıklara ilişkin süreç 6 hafta içerisinde sonuçlandırılmalıdır. Gerek duyulması halinde bu süre 2 hafta uzatılabilir.

Diğer uyuşmazlıklar bakımından da süreç 3 hafta içerisinde sonuçlandırılmalıdır. Gerek duyulması halinde bu süre 1 hafta uzatılabilir.

Taraflar, arabuluculuk sürecinde anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma bir tutanakla kayıt altına alınır ve hukuki bağlayıcılığı olan bir belge haline gelir. Anlaşma sağlanamazsa, taraflar dava açma yoluna gidebilirler.

Dava şartı arabuluculuk, taraflara birçok avantaj sunar. Öncelikle, bu süreç, mahkeme sürecine göre çok daha hızlıdır ve tarafların uzun yıllar sürebilecek dava süreçlerinden kaçınmalarını sağlar. Ayrıca, arabuluculuk süreci maliyet açısından da daha avantajlıdır; dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurmak, mahkeme masraflarından ve avukat ücretlerinden tasarruf sağlar.

Bir diğer önemli avantaj, arabuluculuk sürecinin gizliliğidir. Mahkeme süreçlerinde tüm belgeler ve duruşmalar kamuya açık olabilirken, arabuluculuk süreci tamamen gizli yürütülür. Bu da tarafların mahremiyetini korur ve itibar kaybı riskini azaltır.

Ayrıca, dava şartı arabuluculuk, tarafların anlaşarak çözüm bulmalarını sağladığı için, ilişkilerin korunmasına da katkıda bulunur.

Arabuluculuk, hukuki uyuşmazlıkların çözümünde mahkemeye başvurmadan önce, taraflar için hızlı, ekonomik ve gizli bir çözüm yolu sunar. Bu süreç, hem taraflar arasındaki ilişkilerin korunmasını sağlar hem de yargı sisteminin yükünü hafifletir.