Gecikmiş İtiraz
Gecikmiş İtiraz

Photo credit: Unsplash

Gecikmiş itiraz, icra takiplerinde borçlunun yasal süresi içinde yapamadığı itirazını belirli şartlar altında ve sonradan yapabilme imkanını ifade eder. İcra ve İflas Kanunu’nda (İİK) gecikmiş itirazın usul ve şartları ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu makalede, gecikmiş itirazın hukuki temelleri, yapılma şartları ve sonuçları üzerinde durulacaktır.

  1. Gecikmiş İtirazın Tanımı ve Hukuki Dayanağı

Gecikmiş itiraz, İİK’nın 65. maddesi ve ilgili diğer hükümlerinde düzenlenmiştir. Bu itiraz, borçlunun kusuru olmaksızın, yasal süresi içinde itiraz edememesi durumunda, sürenin geçmesinden sonra yapılabilen bir itiraz türüdür. Borçlu, bu itirazı yapmak için gecikmeye neden olan durumu kanıtlamak zorundadır.

  1. Gecikmiş İtirazın Şartları
  • Kusursuz Gecikme: Borçlunun, itiraz süresi içinde itiraz edememesinin kendisinden kaynaklanmayan bir nedene dayanması gerekmektedir. Örneğin, sağlık sorunları, yurt dışında olma gibi durumlar kabul edilebilir nedenler arasında sayılabilir.
  • İtirazın Hemen Yapılması: Gecikme nedeni ortadan kalkar kalkmaz, borçlu derhal itirazını yapmalıdır. Bu süre, gecikme nedeninin ortadan kalkmasından itibaren en geç 3 gün içinde yapılmalıdır.
  • Mahkemeye Başvuru: Borçlu, gecikmiş itirazını icra dairesine değil, icra mahkemesine yapar. Bu başvuruda gecikme nedenini açıkça belirtmeli ve kanıtlarıyla birlikte sunmalıdır.
  1. Gecikmiş İtirazın Usulü
  • Borçlu, gecikmiş itiraz dilekçesini hazırlayarak icra mahkemesine sunar. Bu dilekçede gecikme nedenini ve itirazın esası hakkındaki savunmalarını belirtmelidir.
  • İcra mahkemesi, borçlunun sunduğu dilekçe ve kanıtları inceler. Mahkeme, gecikmenin kusursuz olduğuna kanaat getirirse itirazı kabul eder ve icra takibini durdurur.
  • Mahkeme, gecikmiş itirazın kabulüne veya reddine dair kararını verir. Kabul kararı halinde, borçlunun itirazı, süresi içinde yapılmış bir itiraz gibi işleme konur.
  1. Gecikmiş İtirazın Sonuçları

Gecikmiş itirazın kabul edilmesi durumunda, icra takibi durdurulur ve icra dosyası, itirazın esasına ilişkin yapılacak yargılama sonucunda karar verilene kadar beklemeye alınır. İtirazın reddedilmesi durumunda ise icra takibi kaldığı yerden devam eder.

Gecikmiş itiraz, borçlular için önemli bir hak olup, hukuki sürecin adil bir şekilde yürütülmesine katkı sağlar. İcra ve İflas Kanunu’nun 65. maddesi uyarınca düzenlenen bu itiraz türü, borçlunun haklarının korunmasında ve hukuki güvenliğin sağlanmasında önemli bir rol oynar. Borçluların bu hakkı kullanırken dikkat etmeleri gereken en önemli husus, gecikme nedenlerini ve itirazlarını zamanında ve doğru bir şekilde sunmaktır.

  1. Emsal Yargıtay Kararları
  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, Karar Tarihi 19/12/2023, 2273/8969

“Gecikmiş itirazın ön koşulunun usulüne uygun bir tebligatın varlığı olduğu -Tebligat Kanunu’nun 16.maddesine  göre usulüne uygun ödeme emrinin tebliği üzerine, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte yurt dışında olduğundan bahisle borca ve yetkiye ilişkin gecikmiş itirazda bulunan borçlunun itirazının bu doğrultuda incelenmesi gerektiği- usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu”

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, Karar Tarihi 10/02/2014,  45/3083

“İİK. nun 65. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında “Borçlu, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir. Ancak borçlu, maninin kalktığı günden itibaren 3 gün içinde mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye ve müteakip fıkra için yapılacak duruşmaya taalluk eden harç ve masrafları ödemeye mecburdur.” denilmiştir. Somut olayda, borçlunun gecikmiş itirazına dayanak yaptığı hastane kaydının, İİK. nun 65. maddesi kapsamında, borçlunun iş ve gücüne engel teşkil ettiğini ispatlar nitelikte bir rapor olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkemece bu belgeye dayanılarak itirazın süresinde yapıldığının kabulü yerinde değildir. Bununla birlikte her ne kadar mahkemece borçluya ödeme emri tebliğ tarihi 16/09/2013 olarak esas alınmışsa da, borçluya çıkartılan ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinden tebliğ tarihinin 13/09/2013 olduğu, ihtilaf durumunda tebliğ tarihinin tespitinde ıslak imzalı tebligatta yazan tarihin esas alınması gerektiği, Uyap kayıtlarının esas alınamayacağı, buna göre 5 günlük itiraz süresinin de 18/09/2013 günü sona erdiği ve borçlunun itirazının buna göre de süresinde olmadığı görülmüştür. O halde mahkemece borçlunun itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esasa ilişkin itirazları incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”