Tanık, kendisine karşı yürütülmeyen bir ceza soruşturmasında olay hakkında 5 duyusu ile edindiği algılamaları ifadesiyle açığa vuran kimsedir. Küçük çocuklar ve akıl hastaları dahil herkes tanık olma ehliyetine sahiptir.
Olayı sonrasında başkalarından duyan ve dolaylı olarak anlatan kişiye “dolaylı tanık” ya da “tanığın tanığı” denir. Tanık, kişisel değerlendirmede bulunamaz.
Ceza Muhakemesinde bir tanığın “tanıklık” yapacağı durumun değerlendirmesi, tanıklığın kim tarafından yapılacağına göre değişmektedir:
- Hâkimin Tanıklığı
Hâkim, olaya tanık olmuş ise davaya bakamaz. (CMK 22/1-h)
Tanık sıfatıyla dinlenmemiş ise tarafsızlığından şüphe duyulmadıkça reddi talep edilemez.
- Savcının Tanıklığı
Savcı hem tanık hem de mağdur ise tanıklığı üstün tutulmalıdır. Tanık olarak dinlendiği oturum için başka bir savcı görev yapmak durumundadır. Yasa’da savcının reddi ya da çekinmesi müesseseleri düzenlenmemiştir.
- Müdafinin Tanıklığı
Sır sahibi izin verirse tanıklık yapmak müdafinin takdirine bırakılır. (CMK 46/1-a, 2)
- Suç Ortağının Tanıklığı
Tanıklık yapacağı olay kendi olayı olduğu için yeminsiz dinlenmesi öngörülmüştür. (CMK 50).
Susma hakkı da mevcuttur.
- Mağdurun Tanıklığı
Uyuşmazlığın tarafı oldukları için yeminsiz dinlenirler. (CMK 236)
Haklarında zorla getirme kararı verilebilir. Zorunlu görülmezse tanıklıklarından vazgeçilebilir.
- Bilirkişinin Tanıklığı
Teknik bilgiyle cevaplandırılması gereken sorular olursa tanıklıktan bahsedilemez. Bilirkişiler reddedilebilir ya da çekinebilir. (CMK 22/1-h, 69)